ÇOCUK

Ergenlik

Anne-Baba olmanın en zor tarafı bir şeyin nasıl doğru yapılacağını bildiği halde, yanlış yapılmasına sabır göstermektir.

ERGENLİK ‘İkinci Doğum
Son çocukluk diye adlandırdığımız 6-12 yaş döneminin başlarında dengesiz ve olumsuz bir gelişim dikkatimizi çeker.
Son çocukluk döneminde çocuk; motor ve dil gelişimi açısından büyük aşamalar kaydetmiş ve dengenin gelişmesi sonucu hızlı yürüyebilen, futbol oynayabilen, ok atabilen, el-göz koordinasyonunun gelişmesi sonucunda iki elini bağımsız kullanabilen bir birey haline gelmiştir.

Bilişsel gelişimi açısından bakıldığında bu dönemde mantıksal düşünme yerleşmeye başlar. Korunum ilkesini anlayabilirler. Sözcük dağarcıkları gelişmiştir.

Ergenlik bireyin çocuksu tutum ve davranışlarının yerini, yetişkinlik tutum ve davranışlarının aldığı, cinsiyet yetilerini kazandığı dönemdir.

Ergenlik buluğ ile başlar ve gencin erişkinliğe varmasıyla da biter. Ergenlik çağını genel olarak, (biyolojik-psikolojik) 10-12 yaşlar ile 18-20’li yaşlar arasındaki dönem olarak kabul ediyoruz. Ergenlik çağı, kişinin yaşamının önemli değişikliklerini içeren bir çağdır. Ergenliğin başlangıcında kişinin biyolojik durumunda, sonunda ise psikolojik durumunda ve sosyal durumunda bir değişiklik gözlenir. Böylece bu dönemin başlangıcı da sonu da birer kişisel kriz demektir. Ergenliği ‘ikinci doğum’ olarak da nitelendirebiliriz, ergenlerde tıpkı yaşamın ilk döneminde yaşama alışmaya çalışan yeni doğan bebekler gibi kırılgan ve dayanıksızdırlar. Kabuk değiştiren yengeçlere de benzetebiliriz, yengeçler kabuk değiştirdikleri dönemde zayıf ve savunmasızdırlar. Eğer bu dönemde yaralanırlarsa bu yaranın izlerini tüm yaşamları boyunca taşırlar. Öyleyse ergenlik bireyin oldukça zayıf ve duyarlı olduğu bir süreçtir. Ergenlik bir hastalık değildir.doğal ve gerekli bir süreçtir. Kimi zamanda yetişkinlikte görülen ruhsal rahatsızlıkların başladığı bir dönemdir de. Bireyin bir çok cephede mücadele etmek zorunda olduğu zorlu bir dönemdir. Ergenlik sürecinin zorunlu aşamalarından bir çocukluk döneminin bittiğinin kabullenilmesi ve yeni bir dönemin gerektirdiği tüm yeni tanımlamaların yapılmasıdır.

ERGEN VE AİLESİ
Çocuk uç davranışlar sergiledikçe anne baba çeşitli yöntemlerle çocuğu uyarmaya çalışır. Fakat çoğunlukla ne sert uyarılar, ne yumuşatılmış ikazlar ne de nasihatler işe yaramaz. İletişim gittikçe daha da azalır. Bu paylaşım azaldıkça her iki taraf da ayrı dünyaları yaşamaya başlarlar ve aslında yalnızlaşırlar. Bir taraftan yalnız kalmak isterlerken aslında diğer taraftan en çok yakınlığa ihtiyaç duydukları, ailelerini en yakınlarında hissetmek istedikleri dönem bu dönemdir. Fakat yalnızlıktan hoşnutmuş gibi davranır ve bireyselliğini arttırıcı her türlü faaliyete girişir. Aile kuralları ona ağır gelir, sürekli şikâyetçidir, evin yaşanmaz olduğundan, ayrı bir evde yaşamanın ne kadar da güzel olabileceğinden, kimsenin onu anlamadığından yakınır durur. Oysa arkadaşlarıyla ilişkisi ne kadar da güzeldir. Arkadaşlar, aile üyelerinin tümünden daha değerliymiş gibi görünür. Onu en iyi anlayan artık arkadaşlarıdır. Kendisi gibi evden kopan, bağımsızlık arayan arkadaş grubu artık gencin en önemsediği insanlardır. Onlar için kolaylıkla ailesinden vazgeçebilir. Orada kendisine değer veren, sıkıntısını paylaşan, birlikte eğlenen yaşıtları vardır. Arkadaş grubunun genç üzerindeki etkisi arttıkça ana babaların da tedirginliği artar. Ana-babalar derslerin aksamasını, haylazlığını, başına buyruk davranışını hep arkadaş topluluğunun kötü etkisine bağlarlar. Oysa anne babaların sandığının tersine bir genci arkadaşları ayartmaz, çoğunlukla genç kendi eğilimine uyan gençleri arar bulur. Kendisine benzeyen insanların eleştirilmesine doğal olarak tepki verir. Ailesiyle arası açık olduğundan (özellikle aile koşulsuz sevgi hissini veremiyorsa) hayatındaki sevgi odağını arkadaşları olarak görür ve onların önünde eleştirilmek gibi aile tutumları ergenleri çileden çıkartır.

ERGENLİKTE AİLE İÇİ PROBLEMLER
Ülkemiz genelinde gerçekleştirilen araştırmalara göre gençler, aileleriyle olan anlaşmazlıklarının başlıca sebeplerini şu ifadelerle açıklarlar:

1. Ailem benden çok fazla şey bekliyor
2. ilem beni her konuda kısıtlıyor
3. Ailem tarafından çocuk yerine konuluyorum
4. Bana hiç söz hakkı vermiyorlar
5. Bana karşı çok eleştirici ve hoşgörüsüzler
6. Ailem eve geç gelmeme kızıyor
7. Hata yapınca onlara söylemeye çekiniyorum, çünkü beni cezalandırıyorlar

Ergenlik çağındaki gençlerin belirttiği önemli bir ifade de şudur:
Ailelerimiz kendi yetiştikleri zamanın gereklerini yerine getiriyorlar. Ayrıca kendileri nasıl yetiştiyse, bizi de öyle yetiştirmek istiyorlar. Oysa zamanla çok şey değişti ve onlar gibi olmamız imkânsız. Bu ifadelerden Ergenlerle aileleri arasında kuşak çatışması dediğimiz durumun yaygın bir biçimde görüldüğünü söyleyebiliriz. Ve bu durumu ortadan kaldırmak için anne-baba ve çocukların dengeli ve sürekli bir iletişim kurmaları şarttır. Birbirlerini iyi tanıyan ve dinleyen aile bireyleri arasında bu tür anlaşmazlıkların yaşanması çok ender rastlanan bir durumdur.

SORUNLARI ORTADAN KALDIRMADA AİLENİN GÖREVLERİ
Çocuklarının her alandaki gelişimlerini takip etmek ve ona yol göstermek zorundadır. Çocuğunu iyi tanıyan bir aile ona daha etkili bir biçimde yol gösterebilir.

1. Demokratik ortam.Evde sıkı bir disipline dayanan baskıcı bir ortam yerine, konuşmaya ve anlaşmaya açık, demokratik bir ortam oluşturmalıyız. Böylece çocuklarınız sorunlarını arkadaşları ile olduğu kadar, sizlerle de paylaşabilecektir. Onların da en önemli isteklerinden biri de budur.

2. Kararları beraber almak.Ev içinde aileyle ilgili kararlar alırken mutlaka çocuklarınızın da fikrini alınız. Böylece onlara önemli olduklarını hissettirmiş olursunuz.

3. Tutarlılık.Anne-baba olarak davranışlarınızda tutarlı olmalısınız. Arkadaşlarınızı iyi seçmeli, zararlı alışkanlıklardan uzak olmalısınız. Kusursuz bir çocuk isteyen anne-babaların, öncelikle kendilerinin de kusursuz olmaları gerekmektedir. Nasihat vermek yerine örnek olmalısınız.

4. Kıyas.Çocuklarınız arasında rekabet ortamı yaratmamalı ve onları diğer çocuklarla karşılaştırmamalısınız.

5. Destek olmak.Çocuklarınızın başarılarını abartmamalı fakat başarısızlıklarında da ona destek olmalısınız. Sık sık başarısızlıkları ve hataları yüzüne vurulan çocuklar, giderek hayattaki hedeflerinden koparlar.

6. Sorumluluk.Çocuklarınızın okulla ilgili sorumluluklarını üzerinize almayınız. Onların arkasında veya önünde değil daima yanlarında bulununuz.

ERGENİ NASIL DESTEKLEYEBİLİRİZ?
Ergenin yetişkinliğe sağlıklı bir geçiş yapması için bazı konular önem taşımaktadır. Çocuklara sevgi ve güven dolu bir ortam sunmak. Dürüstlük, güven ve saygı dolu bir aile atmosferi yaratmak. Çocuklara yaşlarına uygun bağımsızlıklar vermek, özgürlükler tanımak. Çocukların kendilerine güven duyabileceği fırsatlar yaratmak. Mutsuz ve üzgün olduklarında çocukları yüreklendirecek bir ilişki tarzı geliştirmek. Kendisinin ve başkalarının kişisel haklarına saygı duymayı öğretmek. Yaşına uygun sorumluluklar vermek yoluyla, sorumluluk almayı öğretmek. Kazanılması istenen davranışlar için çocuklara örnek ve rehber olmak. Kabul edilebilir sınırlar koymak ve bunun önemini açıklamak. Sınırlar ve özgürlükleri hakkında çocuğa bilgi vererek, disiplin anlayışını kazandırmak. Çocukları ergenlik dönemi özellikleri hakkında bilgilendirmek.

Bu dönemde ergene yapılabilecek en etkin yardım; o’nun sevildiğini, anlaşıldığını, kabul edildiğini, fark edildiğini, gerekli olduğunu, önemli olduğunu, ona bağımsızlık ve sorumluluk verildiğini fark ettirebilmektir.

Sevgilerimle Psikolojik Danışman
Alev Köymen

 

Fotoğraf:  cottonbro adlı kişinin Pexels‘daki fotoğrafı

Yorum yap